Yunanistan

23.03.2023

YUNANİSTAN GEZİLECEK YERLER 

Rodos Heykeli: Dünyanın Yedi Harikasından biri olan Rodos Heykeli, 32 metre boyunda, tunçtan yapılmış dev bir heykeldir. Yunan Güneş Tanrısı Helios'un heykeli olarak tasvir edilen bu yapıt, Rodos adasında bulunmaktaydı. Yapımı 12 yıl süren heykelin görüntüsü, Newyork’taki Özgürlük Anıtı’nı andırmaktadır. Rivayete göre Tanrı Helios'un elinde, bir meşale bulunuyordu. Heykelin bacaklarının arasından, gemiler geçecek kadar da dev boyuttaydı.

Parthenon Tapınağı: Parthenon, Atina’nın Altın Çağı olarak bilinen dönemde inşa edildi. Atina’nın tarihi Akropolis tepesinde yer alan Parthenon Tapınağı hem antik dünyanın hem de günümüzün en ünlü yapılarından biri. Şehrin koruyucu tanrıçası Athena’ya adanmış olan bu tapınak, Yunan sanatının ve mimarisinin doruk noktasını temsil ediyor. Yıllar içinde, Parthenon savaşlar, doğal afetler ve hava koşullarının etkisiyle zarar gördü. Özellikle 1687 yılında patlayan bir barut deposunun neden olduğu hasar, yapının büyük bir kısmının yıkılmasına sebep oldu. Ancak, 1975’ten bu yana süregelen restorasyon çalışmaları sayesinde eski ihtişamına kavuşma yolunda ilerleyen Parthenon, hem Yunanistan için ulusal bir hazine hem de tüm dünya için tarihi ve kültürel bir miras olarak kabul ediliyor.


Meteora: Meteora dik uçurumların ve kayalıkların yamacına kurulmuş Kalambaka ve Kastraki köylerinden oluşan küçük bir şehirdir. Özellikle dik uçurumlara yapılmış tarihi manastırları ve manzarasıyla dikkat çekerken, Yunanistan’ın en turistik yerlerinden biri olmasının yanında dini bir bölge olarak da bilinir. Meteora tamamen UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer almaktadır. Kalambaka ve Kastraki isimli iki kasabadan oluşan Meteora’nın yerel nüfusu 12.000’dir. Teselya Ovası, Pindus Dağları ve Pineios Nehri’nin eteklerindeki geniş bir vadide bulunur. İsminin anlamı Yunancada “göklerde asılı” ve “göklerdeki” anlamına gelmektedir. Uçurumların üzerine yapılmış manastırlarını görünce bu ismin aslında ne kadar yerinde verildiği anlaşılmaktadır. Meteora’nın geçmişi 23.000 yıl önceye kadar gitmektedir. Buralardaki mağaralarda rüzgardan korunmak için yapılmış antik setlerin izi halen görülebilmektedir. 9. Yüzyıldan sonra, özellikle 12.yüzyılda münzevi gruplar ve kesişlerin toplandığı bir bölge haline gelmiştir. Meteora’nın en turistik yerleri olan büyüleyici manastırlar da genellikle 14.yüzyılda yapılmıştır. Doğası, köyleri, havası ve ”göklerdeki manastırları” ile Meteora mutlaka görülmesi gereken bir yerdir.

 

Selanik Atatürk Evi: Atatürk Evi Müzesi, Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 1881 yılında dünyaya geldiği yer olan ve bugün müze olarak kullanılan Selanik'teki evidir. Selanik Belediyesi, Türkiye’nin kuruluş yıldönümü vesilesiyle 1933’te evi satın alıp Mustafa Kemal Paşa’ya hediye etmeye karar vermiş; satın alma işlemleri tamamlanıp hediye edilmesi 1937’de gerçekleşebilen ev 1953’te müze olarak açılmıştır. Müze-evin yılda 50 binden fazla ziyaretçisi vardır. Evin bahçesindeki Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi tarafından dikildiği rivayet olunan tarihi nar ağacı, tarihi ve kültürel değeri nedeniyle müzenin en çok ilgi çeken noktalarındandır.
Ev, 2011’de Yunanistan Kültür Bakanlığı tarafından “modern anıt” olarak tescil edilmiştir.


Selanik Beyaz Kule: Selanik’te bulunan ve şehrin sembollerinden sayılan kuledir. Günümüzde tarihî bir kule ve müze olarak, şehrin deniz kıyısında yer alır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilmiştir. Kule 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman tarafında inşa edilmiştir. Balkan Savaşları sonucunda şehir Yunanların eline geçtiğinde kule beyaza boyanmış fakat zamanla eski rengini geri kazanmıştır. O günden sonra “Beyaz Kule“ olarak adlandırılan yapı günümüzde Selanik’in en çok ziyaret edilen turistik yerlerindendir.


Atina Akropolisi: Atina'ya hakim yüksek bir kayalık üzerinde bulunan ve büyük mimari ve tarihi önemi olan birçok antik yapı kalıntılarını içeren eski bir hisardır. Atina Akropolisi, tüm akropolislerin en bilineni olduğu için genellikle Akropolis denilince tüm dünyada ilk akla gelen yerdir. Yapılış sıralarına göre Atina Akropolisi'ndeki başlıca yapıtlar şunlardır: 
Bu yapıların önemli bölümleri hâlâ ayaktadır, ancak hâlâ restorasyon aşamasındadırlar. Ayrıca akropolisin yanında bugün hâlâ kullanılan Herodes Atticus Tiyatrosu ve bugün yıkılmış olan Dionysos Tiyatrosu bulunmaktadır. Sanayinin yarattığı çevre kirlenmesinden korunmaları için hazırlanan kapsamlı bir restorasyon programı, 1980 yıllarından bu yana sürdürülmektedir. Ayrıca Akropolis'in Atina'nın mümkün olduğunca her tarafından görülebilmesi için Atina'da 17,5 metreden yüksek bina inşa etmek yasaklanmıştır.


Rodos Kalesi: "Rodos Şövalyeleri Büyük Efendi Sarayı" olarak da bilinir. Rodos adasındaki Rodos şehrinde Orta Çağ bir kale. Yunanistan'daki pek az Gotik mimari örneklerinden biri. Önceden Hospitaller Şövalyelerine ait olan hisar, saray, karargâh ve kale olarak da kullanılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman devrinde Osmanlılar tarafından ele geçirilmiş, şövalyeler kovulmuşdur. Yeni karargâhları olan Malta adasına yerleştikten sonra Malta Şövalyeleri olarak da bilinmişlerdir. Bugün müze olarak halka açık olan kale, UNESCO Dünya Mirası listesine eklidir.


Aya Dimitri Kilisesi: Aya (Aziz) Dimitri Kilisesi, Selanik’te şehrin koruyucusu Selanikli Aziz Dimitri’ye adanmış Bizans devrinden kalma kilise. Erken-Hristiyanlık dönemine ait önemli bir anıt olan yapı, 1491-1912 arasında cami olarak hizmet vermiştir. Aziz Dimitri’nin şehit edildiği Roma hamamı kalıntıları üzerine inşa edilmiş olan kilisenin altında Azizin naaşının bulunduğuna ve naaşın bulunduğu yerdeki çeşmenin suyunun şifalı olduğuna inanılır. 1917’de yandıktan sonra yeniden inşa edilip 1949’da ibadete açılan kilisenin bodrum katı müze olarak düzenlenmiştir.Yapı, 1988’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndedir.


Selanik Arkeoloji Müzesi: Selanik Arkeoloji Müzesi, Selanik ve çevresinde yapılan kazılarda elde edilen tarihî eserleri sergilemek üzere 1962’de kurulmuş müzedir. Müze 2002’de tamamen yenilenmiştir. Müze koleksiyonu altı kategoride sergilenmeye başlamıştır: “Tarih öncesi Makedonya”, “Şehirlerin doğuşuna doğru”, “Makedonya, yedinci yüzyıldan yani İsa’dan sonraki dönemden antik çağa kadar”, “Selanik, Makedonya'nın Merkezi”, “Makedonların altınları”, “Alan, Ev, Bahçe ve yerleşim” Sergilenen önemli eserler arasında Derveni krateri, Arpokratisin heykeli (M.Ö. 2.yüzyıl), Agia Paraskevi’de bulunan Makedon mezar antının mermer kapısı vardır.
Müzede yılda bir büyük, 2-5 küçük çaplı geçici sergi düzenlenir.


Kavala Halil Bey Camii: Muhtemelen İbrahim Paşa Camii'nin de tarihlendiği 1530'lu yıllarda inşa edilmiştir. Adı geçen İbrahim Paşa'dan sonra Kavala'nın ikinci büyük camisidir. Cami, Aziz Paraskevi'ye adanmış bir Bizans kilisesinin üzerine inşa edilmiştir; kilisenin kalıntıları artık caminin cam zemininden görülebilmektedir. Büyük olasılıkla ilk kilise camiye dönüştürülmüş, daha sonra Osmanlıların fethettiği bölgelerde yaygın olduğu gibi bu alana uygun cami binası inşa edilmiştir.
Balkan Savaşları'ndan sonra cami, Kavala bölgesiyle birlikte Yunanistan'ın bir parçasI haline geldi. Cami, 20. yüzyılın başlarında kız okulu olarak kullanılıyordu. Türkiye ile Yunanistan arasındaki nüfus mübadelesinin ardından Halil Bey Camii ve medresesi, Türkiye'den gelen Rumlara ev sahipliği yaptı. 1930-1940 döneminde belediyenin filarmoni orkestrasına ev sahipliği yapan cami, bu nedenle "Müzik Camisi" adını aldı. Kavalalılar bugüne kadar burayı "Eski Müzik [salonu]" (Παλιά Μουσική) olarak adlandırmaktaydı. Caminin minaresi 1950'li yıllarda yıkıldı.Hem cami hem de medrese (minare hariç) için yapılan bir dizi restorasyon çalışmasının ardından artık halka açık ve müze ve toplantı salonu olarak kullanılmaktadır.


Kavala Kalesi: Nefes kesici manzarasıyla meşhur kale, Kavala kentinin en geleneksel mahallesinin, Panagia Yarımadası veya Eski Kentin tepe noktasında bulunmaktadır.
Her yıl binlerce ziyaretçiyi bölgeye çekmekte ve bölgenin en önemli tarihi eserlerinden birini teşkil etmektedir. Bugüne kadar iyi durumda kalmış olması ve “sırlarla” dolu ilginç köşelere sahip olmasıyla tüm dünyadan tarihçilerin, arkeologların, mimarların ve öğrencilerin dikkatini çekmektedir.


Kavala Su Kemeri: Yunanistan'ın Kavala şehrinde yer alan ve günümüze iyi korunmuş bir şekilde ulaşmış bir su kemeridir ve şehrin simge yapılarından birisidir. 1998 yılında bir kültür Anıtı ilan edildi.
Su kemeri Roma kökenli olmasına rağmen, günümüze ulaşan yapı 16. yüzyılda Osmanlılar tarafından inşa edilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman'ın Bizans surlarını onarımı ve iyileştirilmesi sırasında sur duvarları günümüze ulaşan kemerli su kemeri ile değiştirildi. Bazı yazarlar bu inşaatı 1522 Rodos Kuşatması zamanına tarihlendirir, ancak daha olası bir tarih 1530 ile 1536 arasındadır. Su kemeri aracılığı ile 1911'in sonlarına doğru, şehre Pangaeus Dağı'ndan içme suyu sağlandı.


Gümülcine Arkeoloji Müzesi: Komotini Arkeoloji Müzesi 1976 yılında kuruldu. Uluslararası üne sahip Mimar Aris Konstantinidis’in çalışmaları sonucunda inşa edildi. Bünyesindeki sergiler, Neolitik dönemden Bizans’a kadar uzanmakta. Sergilerin tanıtımı kronolojik sıraya göre yapılmaktadır; ancak kazı toplulukları herhangi bir şekilde bölünmemiştir. Serginin amacı, önemli kazılarda çıkarılan buluntulardan seçilen parçaları, Ege Trakyasının tarih öncesi dönemine ve tarihinedair bilgi edinebilmeleri için ziyaretçilere sunmaktır. Tüm sergilenenler Kuzey Ege’deki Yunanların varlığının ve Yunan yaratıcı sanatının ve kültürünün ilerleyişini göstermektedir. Kuşkusuz en etkileyici parça Septimios Seviros’un altın büstüdür (M.S. 193 – 211), büstü Roma ordusunun imaginiferileri mızrağa sabitlenmiş olarak tutarlardı. Müzenin ana sergisi, prehistorik dönemden (Neolitik ve Demir çağına ait), Yunan sömürgelerinden, kutsal, Roma yerleşim yerlerinden ve mezarlardan objeleri barındırıyor.


Yanya Kalesi: Yanya Kalesi, Yunanistan’ın Yanya kentinde bulunan bir kaledir. İlk olarak 11. yüzyılda Bizans döneminde inşa edilmiş olup, günümüzdeki kale büyük ölçüde geç Osmanlı döneminde Tepedelenli Ali Paşa yönetimindeki yeniden yapılanmaya dayanmaktadır. Yanya Kalesi, Bizans ve Osmanlı mimarisinin iç içe olduğu bir yerdir. Mimarisi, tarihi olayları ve ülkenin en eski Bizans kalesi olma özelliği ile ziyaretçilerin ilgisini çeker. Ücretsiz bir şekilde ziyaret edilebilir. Birçok girişi bulunan kale surlarında bir saat kulesi ve Osmanlı kitabesi de bulunmaktadır.


Gümülcine Eski Camii: Yunanistan'ın Gümülcine kentinde bulunan bir camidir. Cami, bir yazıta göre 1608 veya 1677/88 yıllarında Osmanlı döneminde inşa edilmiştir. Adına rağmen, 1585'te inşa edilen Yeni Cami'den sonra inşa edilmiştir. 1892 Osmanlı salnamesine göre camide "Osmanlı dışı" bir dilde bir kitabe bulunmaktadır, bu nedenle caminin eski bir Bizans kilisesinin yerine inşa edilmiş olması mümkündür.
1910'larda Bulgarlar camiyi kiliseye çevirdiler ve minarenin bir kısmını şerefeye kadar yıktılar. Bina, daha sonra Fransız yönetiminde 1919-20'de Müslüman azınlığa geri iade edildi. O zamana kadar yıkılan minare ve mevcut iki şerefe yeniden yapıldı.